Tarım bir ülkenin ana kaynağıdır. Hem gelir kaynağı olarak hem de gıda ihtiyaçlarının uygun şekilde karşılaması bakımından diğer sektörlere oranla desteklenmesi gereken ilk faaliyettir. Bir ülke sağladığı hammaddeleri ucuz işgücü maliyetiyle tamamlayabilmesi ve pazarlayabilmesi ile sanayisini geliştirebilir. Ancak ekonomik kalkınma sürecinde tarımın ikinci planda değerlendirilmesi kalkınma sürecini sekteye uğratan bir yaklaşım olur.
İktisadi kalkınma ile endüstrileşmeyi eş anlamda almak gelişen ülkelerin kamu oyunda oldukça yaygın bir görüş haline gelmiştir. Başka bir deyişle endüstrileşme tarımdan tamamen bağımsız olarak düşünülmekte ve kalkınmanın tek yolu olarak ele alınmaktadır. Oysa tarım sektörünün sadece, hızla artan şehir nüfusunun besin ihtiyaçlarını karşılayan bir sektör olarak bile ekonomik kalkınma sürecinde özel bir yeri vardır.
Birleşmiş Milletler Ekonomik Konseyi 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9-10 Milyar olacağını tahmin etmektedir. Bunun gerçekleşmesi halinde oluşacak talebi karşılamak adına sağlığı bozulmuş tarım tehlikesi ile karşı karşıyayız. Güvenli gıdaya erişim için tarım her anlamda desteklenmeli ve aynı zamanda farkındalık adına bir yatırım enstrümanı olarak düşünülmelidir.
Ülkemiz tarım alanında potansiyeli olan ülkeler sıralamasında önlerde yer almaktadır. Geçmişin mirasını gelecek nesillere aktarmak için ata tohumunun korunması, güvenli gıdaya erişim ve sürdürülebilinir tarım işte bu yüzden önemlidir.
Copyright @ Ayazılım. Designed By Ayazılım